25 Aralık 2009 Cuma

Alex Röportajı

Globoesportes Alex ile Röportaj yapmış, yeni yayınlanan bir program 22 Aralık gününe ait.

Alexin Brezilya dönemi, Fenerbahçede yaşadıkları Aykut Kocaman, stadyum ve istanbulda brezilyalı bir futbolcunun yaşadıkları üzerine.

Baştan sona dinlenesi bir video tabi portekizceniz varsa. Fakat gazetelerimizin daha önce Alex Coritibaya gidecek diye verdikleri haberleri düşününce insanın aklına bir sürü soru geliyor. O haberde eski takımın bugünkü halinden, aldığı cezadan ve önümüzdeki dönemden bahsedilirken bizim müthiş portekizcesi olan (sabahtı yamulmuyorsam) gazetecimiz yıldızın takımda huzursuz olduğunu falan yazıp geri döneceğini söylemişti.

Bu röportajı görünce acaba bizim basınımızda nasıl çevirisi yapılacak düşüncesi geldi aklıma, yarın öbürgün görürüz.


24 Aralık 2009 Perşembe

İlk Yarı Biterken




Hemen hemen yayınlanan bütün maçları seyrettim, hazır liglere ara vermişken (bence) en iyi onbiri yazayım.

1-Rüştü

2-Ali Tandoğan
3-R.Carlos
4-Ferrari
5-Lugano

6-Arda
7-Volkan Şen
8-Emre
9-Ernst

10-Alex
11-Makakula

Sol bek bulamadım dişe dokunur ustalara saygı kuşağı sebebiyle Carlos'u uygun gördüm. Ayrıca Alex ve Kewell arasında çok kararsız kaldım ama brezilyalı oyuncunun 3 maç eksik 7 gol 7 asistlik performansı daddy cool'un 9 gol 4 asistini ikinci plana atmama sebeb oldu.

21 Aralık 2009 Pazartesi

Guiza Vol. Bilmem Kaç



Sinemada olduğum için maçı seyredemedim eve gelir gelmez tv başına geçtim tam o sırada maratonda haftanın kaçan top 10 golü diye birşey vardı. İlk yarıda kaçırdığı golü gördüğümde skoru hala bilmiyordum.

Pozisyonu gördükten sonra garip bir gülümseme hali aldı. Eskiden çok kızıyordum böyle saçma sapan vuruşlar yapmasına ama artık sadece koca koca tebessüm ediyorum.

4 senemizi Kezman ve Guiza gibi iki kazmanın yaptıklarıyla heba ettik, yazık valla bize de yazık başkan. Hadi kendi sağlığın bozuldu Fenerbahçe başkanı olduktan sonra fakat bizden ne istiyorsun. :)

Avatar



Film için herşey söylenebilir; Fantastik olmuş, inanılmaz, güzel olmamış, sıradan konu vs. Fakat sinema tarihini kökten değiştirecek demek fazla iddialı olur.

Öncelikle işin başında ki insan zaten filme gitmek için bir sebeb. Titanik tarzı aşktı, ölümsüz sevdaya vurulduk tarzı filmleri sevmem bu yüzden sinemada seyrememiştim ama yönetmen koltuğunda James Cameroon olunca insan ister istemez iyi bir işle karşı karşıya kalacağını düşünüyor.

Hele ki film çekimi 4 yıl gibi bir süre alınca dahada heyecanınız artıyor.

Trabzon-Fenerbahçe maçı da vardı ama ben genede 9 seansına gitmekte bir sorun görmedim. İstinyeparkta imax salonda seyrettim, seçimi özellikle bu salon yaptım çünkü madem güzel bir yemek yiyeceğiz sunumu güzel olsun.

Filmin kesinlikle üç boyutlu seyredilmesi gerekiyor, çünkü anlatılan dünya (pandora) masal dünyasından çıkmış gibi.

Başlangıcı ile beraber insanın Na'vi olası geliyor, mavi uzun ama bir o kadar şirin yaratıklar düşünülmüş kahraman olarak. Ufak bebekleri yapılırsa kesinlikle çok satar.

Asıl oğlan Jake'in yerinde olmak isteyecek hatta bu masalda ben yaşamak istiyorum diyecek çoktur son yazısı görüldüğünde(ki biterken öyle bir yazı yok).

Çıkarken aklımda şu vardı, bunu hayal eden bir insan olamaz. Sınır tanımayan, yaratılan hayvanlardan bitkilerin şekline davranış biçimlerine, Na'vi ırkının doğadaki her canlıyla bağ kurmasını sağlyan saçlarında ki uzantılara kadar yaratılış ötesi bir düşünce tarzı.

Kesinlikle sinemanın gücü son demine kadar kullanılmış, tek kusur bana göre insanın kaynak kurutan sınır tanımayan açlığını anlatırken yaratılan  asker figürü. Nefret edilen tarafta amerikan askeri var ama o askerin illa yüzüne bakıldığında tükürme hissi uyandırması gerekmiyor.

Normal eli yüzü düzgün sokaktan geçen herhangi bir karakterde olabilirdi oynayan çünkü bilmesekte aslında hepimizin içinde hep daha fazlasına sahip olmak var. Bazen para olabilir bu bazende başka birşey ama hep fazlasını isteriz.


Son söz verdiğiniz paraya değecek gününüzü iyi geçirmenizi sağlayacak bir film mutlaka izleyin