7 Aralık 2009 Pazartesi

Body Building



Bakalım 4-5 sene sonra ne olarak çıkacak karşımıza, Aşağıda ki hale gelirse şaşırmam :))


Tersine Dünya



Zamanında takımlarımızın ligin kalitesizliği ve rekabetrsizliği yüzünden arvupa da sıra takımlarına bile kafa tutamadığını, arada bir kaç süslü galibiyet dışında istikrarı yakalayamağını konuşurduk.

Bugün ise ligin tepesindeki Galatasaray ve Fenerbahçede durum tam tersi olmuş durumda, liglerinde evlerinde yada deplasmanda galibiyet alamazken ecnebi rakiplerine karşı öyle yada böyle üstünlük kuruyorlar.

Dün akşam ki İ.B.B maçı da aslında buna hafiften örnek gibi, pana karşısında çok zor olmayan bir galibiyetten sonra ızdırap gibi geçen bir son 15 dakika geçirdi Samiyendekiler. Sonuçta gene son anlarda kaybedilen bir iki puan gözleri klasik büyük takım refleksiyle hakemlere çevirdi. Zaten mustafanın fotoğrafı açıklıyor bütün ruh halini. Üstünü başını parçalamak geliyor insanın. :)

Anadolu yakasında da durum pek farklı değil, al birini vur ötekine diye buna derler. Twente maçında girilen bir sürü pozisyona rağmen tek gollü galibiyet ardından çıkılan Eskişehir deplasmanında ise duran top dışında rakip ceza sahasına giremeyen bir takım.

Üstüne birde hakemler için savaş açmalar falan, şuan savaş açılacak bir kurum varsa o da futbol takımıdur topyekün. Umursamaz hareketler, bitsede gitsek havasında geçen değil tempo yapmak yürümeye mecali olmayan oyuncular grubunu harekete geçirmek asıl gerekli olan.

Başta dediğim gibi dünya tersine işliyor Daum ligi domine ettiği zamanlarda çok eleştirilirdi şu sözü yüzünden ama galiba amacına ulaştı. Takımı Avrupa da oynama tecrübesi kazandı, tabi yerseniz :)

Şampiyon...



-- Ve Brezilya da şampiyon Flamengo oldu, kabus gibi bir başlangıç yaptılar ama son 17 maçta 12 galibiyet 4 beraberlik tek mağlubiyet ile kupaya uzandılar.

-- Adriano Ziconun rekorunu kıramadı son 3 haftada 2 gol atması yetecekti ama olmadı. Gene de gol krallığını Tardelli ile paylaştı, şimdi ise Milana gidip gitmeyeceği konuşuluyor.

-- Fla da sevinç tepe noktada, ezeli rakip Fluminense de de sevinç var. Belki de ligden düşseler bu seneyi iki takımın taraftarı unutmayacaktı yıllar boyunca.



-- İnternacional rahat bir galibiyet aldı ve tarfatarın kulağı Maracanadan gelecek Gremio galibiyet haberindeydi ama istedikleri haber gelmedi.

-- Sao Paulo üzün süre ligin tepesinde takıldı son haftalara girerken koltuğu kaybettiler. R. Ceni'nin  ve Washingtonun hat-tricki ile rahat bir galibiyet aldılar. Washigolün ilk iki golü nasıl bir yetenek olduğunu zaten gösteriyor. Hele ikinci golü birinci sınıf, keşke daha fazla canlı seyretme imkanımız olsaydı.

Bu da şampiyonluk maçının golleri efendin izlemek isteyenlere.

6 Aralık 2009 Pazar

San Siro Günleri


Sezon kötü başladı koca Milan için, taraftar için daha da kötü başladı. Kaka gibi bir süperstar gitmiş. Üstüne genç fransız yetenek Gourcuff geri dönmeyi red edip kiralık gittiği yerde kalmaya karar vermiş.

Olabilecek en kötü durum bu olsa gerek. En önemli silahınızı kaybettiğiniz gibi bir de onun yerine koyacağınız ikinci ismi de elinizde olmadan satmanız gerekmiş. Durumu daha da kötüleştirecek bir diğer durum doğru düzgün transfer yapmamak olurdu ki. Galliani Huntelar dışında para harcamamayı seçti.

Arka arkaya gelen puan kayıpları ligin dibine kadar inmeler, Leonardo'nun koltuğunu kaybedeceği söylentileri derken, bir tercih herşeyi değiştirdi.


Borriello belki de Milan takımında ki en yetenekli forvet yada en kaliteli gol ayağı da değil ama takımın işlemesinde ki en önemli isim.

9. hafta takımın onbirinde yer bulmaya başladı ve o günden beridir sürekli gol atmadı toplam 4 golü var ama takımına ileri uçta ayrı bir dinamz kattı.

Bunda Pato ve Ronaldinhonun da yardımını gördü, aslında bu oyuncuların yardımına koştu desek daha doğru.

İnter'in Juve deplasmanında kaybetmesiyle fark 4 puana düştü, devre arasına kadar dişlerini sıkarlarsa belkide ikinci yarı şampiyonluktan bile ciddi ciddi bahsetmeye başlayacağız.

Eskişehirspor 2 - 1 Fenerbahçe



Herşey Antep maçının 2. yarısının ilk düdüğüyle başladı, galibiyete alışmış bünyeler sallanmaya. Baskıyı çok hissetmeyen ve yeni yeni birbirine alışan takım çözülmeye başladı.

8 hafta boyunca öyle yada böyle mücadele eden, başkanının istediği gibi rakiblerini ısıran oyuncular yavaş yavaş durmaya başladı.

Gökhan Gönül ve Alex'in durması ise bütün hücum gücünü bitirdi, zaten zordur kötü sezondan sonra gelen ilk maçlar. İyi başlarsanız "devamı gelecek mi" endişesi sarar, kötü başlarsanız "bu sezonuda kaybettik korkusu".



Bugün iki takımda birşey oynamadı, zaten doğru düzgün kalecileri yere yatıran pozisyon da yok. Bu maçı seyretmek için ancak taraf olmanız lazım, hemde iyi bir taraf. Yoksa çekilir gibi değil.

Oyun Daum'un seçimleri ve formsuz oyuncuların uykulu ruh halleriyle seyircilerin belleğini boğuyor.

Daum'un oyuncu kazanmak adına yaptığı Santos ısrarı farkında olmadan brezilyalının taraftar gözünde ki bütün kredisini bitirmek üzere. İkinci yarının başlaması ile arka arkaya iyi maçlar çıkarmak zorunda, yoksa işi çok zor.

Bir diğer tercih sorunu ise Alex, tamam bir pasta oyunu değiştirebilir ama neredeyse pas verecek mecali yok.



Yıllardır hocaların eleştirilmesinin başlıca sebebi Selçuk oldu. Bugün Abdülkadir oynasaydı 11 de Selçuğun verdiği performansı veremez miydi. Bu gençlerin Selçuğun yerine kötü oynamasını kabul edecek belkide binlerce taraftar var.

Ya da Özer Santos ve Alex'in verdiği katkıyı veremeyecek kadar kötü müdür? Yoksa Sakat mıdır? Açıklanmayan yada bilinmeyen bir şeyler var samandıra da yaşanan.

Oyunun içine dışına girmiyorum, sadece anlamadığım 6 hafta da 1 galibiyet alan takımın sorumluları neden bu kadar kayıtsızdırlar.




Sene başında Daum büyük konuşmuştu "6 da 6 gören var mı" demişti, şimdi burdan soralım 6 da 1 gören kaç teknik direktör geldi acaba bu takımın başına.

Bu arada Rıza Çalımbay "Fener kötü biz çok iyi oynadık" demiş, iyi oynayan es-es bu ise kötü oynayanı tahmin bile edemiyorum.