9 Ocak 2010 Cumartesi

Direğe Nişanlamak


Bizim yayıncı kuruluşumuz genelde şöyle çalışıyor. 4 büyük takımdan haberler, saçma sapan görüntüler, bol bol tekrar maçları, maraton ve gereksiz söyleşiler.

Ligin marka değerini arttıracak yada müşterilerini işin içine sokacak herhangi bir programı yok. Vatandaş ne diyor dışında (ki bu kadar gereksiz bir programı neden yapıyorlar anlamıyorum).

Bu programın daha önce Stoke City için olan benzerinden görmüştüm, buda Arsenal için olan.

Ben seyrederken çok eğlendim, keşke bizde de olsa dedim.

Mesela haftaya Denizlisporlu oyuncular arasında böyle bir yarışma yapılsa. Bir sonraki hafta D.bakıra gitseler. Gerekli malzeme sadece bir kameraman ve bir genç sunucu daha fazlasına gerek yok.

Tabi bunu yapmak için asıl gerekli olan insanlara iyi hizmet sunma isteği olmalı. Eeee bunu yapmak içinde hizmet sunduğunuz insanlara karşı sorumluluğunuz olduğunu düşünmeniz lazım.

Kabzımalın birini en değerli ürünü olarak gören bir kurum bu sorumluluğu ne kadar taşıyor. Bence Sıfır.

Onların iki koltuk atıp kahvedeymiş havasıyla salyalar saçarak konuşmaları daha çok işlerine geliyor. Nede olsa dedikleri gibi ligimiz kalitesiz.

Kaliteside sormazlar mı adama kalite olarak sen ne katıyorsun bu lige.


Arsenal Crossbar Challenge - The funniest bloopers are right here

Babel Gelirse


Gazetelerde Haldun Üstünelin Liverpool ile görüşmeler yaptığı ve bomba transferin Babel olduğu yazılıyor. Ne kadar gerekli yada gerçek mi değil mi bilmiyorum.

Merak ettiğim bir şey varsa o da Babel gelirse eğer yanında Danielle Llyod'u getirecek mi?

Malum bu güzel insan evladının eski sevgililerinden bir kadro oluştursak premier ligde şampiyonluğa oynar. Peki ülkemize teşrif ederse kimleri o takıma ekler.

Bence en büyük favorilerden biri Ferrari, plasede bayrampaşa ingilizcesiyle Arda. Ülke sınırları içerisinde kalırsa eğer Kazımda bu takımda iş yapabilir.

Daniellenin fotoğrafları için tıklayınız köşesi yapmadım zaten böyle bir transfer olursa bütün yerel gazetelerimiz ve sitelerimiz bu işi benim yerime yapacaklardır. Vakit ve Yeni şafak hariç :)

İşte Premier Lig Bu


Malum geçen hafta 2010 yılına girdik diye her yerde son 10 yılın en iyisi, kötüsü, güzeli, çirkini, falanı ve filanını seçtik.

Premier lig içinde böyle bir araştırma yapılmış ve son 10 yıın dökümü ortaya çıkmış. Hatta ilginç sonuçlar ortaya çıkmış desek daha iyi olur.

Lampard son 10 yılda en çok galibiyet gören oyuncuymuş tam 210 kez galibiyet sevinci yaşamış. Kendisini 196 ile Giggs ve 191 ile Scholes takip etmiş.


Galibiyet görme sayısında Lamparda geçilen müthiş galli 7 asist fazla yaparak ilk sırayı almış Son 10 yılda tam 83 asist yapmış, Lampard ise 76. Üçüncü sırada ise topçulardan Henry var 66 rakamı ile


En golcü isim asist sayısında üçüncü olmayı gururuna yediremeyen Henry, sekiz yılda 169 gol atmış. İkinci sıradaki Keane değişik takımlarda 113 gol atarken ilginç olan daha az forma şansı bulan sakatlanan yada ispanyaya transfer olan Owen'ın 102 gol ile 3. sırada olması.


Süper yedeğide araştırmışla ve buılmuşlar. Açıklıyorum ismini Kanu, tamı tamına 100 defa sonradan oyun a girmiş. Bunun için iyi mi desek kötü desek bilemiyorum. Ne 11 oynayacak kadar iyi diyebilirsin nede oynatılmayacak kadar kötü. İki ucu boklu değnek gibi bir durum. Diğer isim de Defoe  imiş tam 87 rakamı ile.


Hırçınlar listesinde Savage 80 sarı ve kırmızı kart ile ilk sırada ki hiç şaşırtıcı değil bu sonuç. Ardından Kevin Davies 74 ve Scott Parker 70 ile sıralanıyor.

Keşke bizde de böyle birşey yapılsa diyerek postu kapatıyorum.

Fransız Şanssızlığı


Şu günlerde Benzema hakkında transfer dedikodularını okuyunca aklıma Anelkadan başka birşey gelmiyor. Zamanında Arsen Wenger'e postayı koyup ardına bile bakmadan Madrid'e giden fransız oyuncu belkide kariyerinin en kötü kararını vermişti. Bazı söyleşilerinde bu kararının hatalı olduğunu da itiraf ettiğini okumuştum.

Anelka deneyiminden sonra fransızlar ile Madrid taraftarını barıştıran Zidane olmuştu ki ilk geldiği sezon ve ertesi yıl gerçek anlamda seyir zevkini tepe noktaya çıkarmıştı. Her iyi şey gibi bu birlikteliğinde bir sonu vardı ve bitti.

Şimdilerde Ribery ve Benzema ekseninde devam ediyor fransızlar ile ispanyol takımının ilişkisi. Bir yanda Ribery transfer edilecek diye çarşaf çarşaf haberler çıkıyor bir yanadan da Benzema gönderilecek fısıltıları dolaşıyor.

Neydi suçu acaba Benzemanın diyesi geliyor insanın, Lyonda gösterdiği performansın karşılığı 6 ay içinde göster(eme)diği performans sonucunda başka bir şans tanınmadan gönderilmesi mi?

Aslında belkide genç fransız için asıl şans bu olabilir, premier lige gidip yeteneklerini tekrar ispat etme şansı var elinde cümle aleme.  Sir Alex arıyordu bu günlerde bir golcü takımına belli mi olur belkide Cantonadan sonra ikinci bir fransız onlara iyi gelebilir. Zaten tanıtımda çekilen bu karede çok güzel olmuş.:)



Dip not: Reiziger Sahalarımızın gördüğü en tipsiz oyunculardan biriydi, resimde Anelkanın abisi gibi çıkmış. Benziyorlarmış bu açıdan bakınca :)

7 Ocak 2010 Perşembe

Lucesçu ve Brezilyalılar


Avrupada Fenerbahçe ile beraber en çok brezilyalı oyuncu bulunduran takım bizim çingene Lucescu'nun takımı Shaktar.

Son alınan isim ise yeni Ronaldinho denen birçok büyük takımın peşinde olduğu Gremiolu Douglas Costa. Transferi 6 milyon euro karşılığında gerçekleştirmişler ve oyuncu ile 2015'e kadar sözleşme imzalamışlar.

Bir ay önce gene Brezilya U-20 den gelecek vaat eden Alex Teixeira'yı almışlardı, bu ikinci isim aynı takımdan.

Doğru yoldan ilerliyorlar.




Kör Berber



Resim Boca antremanından, yorum yapmaya gerek yok başlık anlatıyor zaten. Genç oyunculara takımın abilerinin süprizi. Bazen galatasaraylı oyuncularda aynı yöntemi gençler üzerinde deniyor ama bu biraz vicdansızlık olmuş.