15 Şubat 2010 Pazartesi

Manisaspor 2 - 2 Fenerbahçe

Herşey güzel başlamıştı oysa, golü atana kadar rakip yarı alandan çıkmayan bir fener izliyorduk. Genelde son 15-20 dakika yaptığı önde baskılı kaos futbolunun kaosunu bırakmış önde paslı ve baskılısını oynamaya çalışıyorlardı.

Belli ki uyarılmışlar, maçı zora sokmadan erkenden koparmaları gerektikleri.

Golden hemen önce Alexin kaleyi bulmayan frikiği (ki 2006 yılından beri atamıyor, artık Santos yada Mehmete bıraksa kaleye yakın yerden vuruşları), ve Özerin altı pastan dışarı vurduğu kafa pozisyonu maçın rahat geçeceğini düşündürüyordu.

Hem pozisyona giren hemde rakibi sürekli pasla bozan bir takım seyretmenin keyfini yaşıyorduk ki Cristianın golü geldi.

Ardından klasikleşmiş bir oyun değişimi oldu 5 dakika boyunca, golden sonra geri yaslanan rakibi bekleyen takım moduna geçtiler.

Bütün meselede burda başlıyor, neye göre oyunu bu tarz oynamaya çalışıyorlar anlaşılır gibi değil. Elinizde hızlı forvet ve kanat adamları olur ani baskın ile farkı açarsınız ama en hızlı adamınız sağ kanatta oynayan Mehmet ki o da ortalama bir oyuncu kadar hızlı.

Alex desen 5 metre arkasındaki adam tarafından bile yakalanacak kadar yavaş ve gittikçe ağırlaşan bir bünyeye sahip. Rakip için tehlike oluşturabileceği tek bölge kaleye yakın olduğu yerler. Bu aralar kaleye yakın noktalarda da çok formsuz ama bu bölgeden uzaklaştığı an daha da çekilmez bir oyun oynuyor.

Dün Alex gibi formu gittikçe düşen bir isim daha vardı, Gökhan ilk sene yaptığı muazzam patlamadan sonra her sezon dahada sıradanlaşan bir nevi İ. Üzülmezleşen bir oyun ortaya koymaya başlıyor.

Hücuma gittiğinde orta kesemeyen, geriye paldır küldür geldiğinde ise ya ofsattı bozan yada adamına uzak kaldığı için tehlike yaşanmasında başrollerde.

Senelerce dalga geçilen delinin performansın çizgisine adım adım yaklaşması ne kadar büyük bir hayal kırıklığı.

Maçın birde öteki yüzü var; Manisa tarafı.

Aslında onlar dersini iyi çalışmamışlar, Bursa maçı belki ölçü değil ama D.bakır maçı aslında iyi bir örnekti. Sert kapanan ve kalabalık adam adama savunmalara karşı zorlanan bir takımla oynuyorlar.

45. dakikadaki golde dahil ilk yarıda hiç yapamadılar, ne kalabalık durabildiler nede yeteri kadar sert oldular. Bir çok pozisyon verdikleri bir maçı birazda futbol şansıyla önde bitireceklerdi ama olmadı.

Volkanın birçok defa yağtığı gibi rakibin karşısında dev gibi durmaktansa hoplayıp zıplayarak topu ıskalamasına son anda Gökhan engel olmasa maç bir dakika içinde 2-1 e gelecekti.

İkinci yarı manisa biraz daha cesaretle oynamaya çalıştı özellikle 45-60 arasında rakibin üzerinede gittiler ama altmıştan sonra da bir puana razı oyuna geçtiler.

Geri kalan süredede aynı oyun oynanmaya devam etti, bol pas yana deplasman takımı kaleye gitti gol için sürekli ortadan delmeye çalıştı ama olmadı. Semih ve Alexte kaybolunca 9 kişi ancak bu kadar devam edebildiler.

Futbol böyle bir oyun, herşeyi yapabilirsiniz ama bazen istediğiniz olmaz. Hiçbirşey yapmazsınız ama kazanırsınız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum